Flamenko, Güney İspanya’nın kendi folklorik müziği ile çingenelerin aynı kültürden yaratmış oldukları müziğin kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Populer halk müziği, çingene müziğinin gelişimini etkilemiştir ancak o günlerde bu müzikle bağdaşmamıştır. Günümüzde ise bu iki müziğin birleşmesiyle Flamenko ortaya çıkmıştır.

Araplar İspanyol müziğine duygusallık ve duyarlılık kazandırdılar. Fevri insanlar olan Araplar başlarında fanuslar kırar, elbiselerini parçalar yada yerde yuvarlanırlardı. İspanyol müziği ve Flamenkoda önem kazanan çoğu şarkının zambra, zorongo, zarabanda ve fandango gibi Arapça isimleri vardır. Aslında ‘zamras’ terimi o zamanki müzisyenlere yada bunların çaldıkları toplantılara verilen isimdir; günümüzde halen Kanada’daki çingeneler festivallerine ‘zambras’ demektedirler. Bu döneme ait yazılı Arap müziğine örnekler bulunmamakla beraber bu müziğin bugün halen Kuzey Afrika yada Ortadoğu’da var olan müziği çağrıştırdığı bilinmektedir ve modern flamenko bu müzikle belirli öğeleri paylaşır.

Flamenko, Güney İspanya’nın Endülüs bölgesine özgü ama bu bölgeyle sınırlı kalmamış bir müzik ve dans türüdür. 14.yy. sonrasında çingenelerin, Arapların, Yahudilerin ve toplumdışı bırakılmış Hristiyanların toplumun dış çevresinde kaynaşması sonucu meydana gelmiştir. Her ne kadar flamenko Endülüs bölgesine özgü olsa da sadece bu bölgeye veya İspanya’ya ait değildir. Flamenko flamenkocularındır. Dünyanın her yerinden gönül verenlere, flamenko için içten olarak bir şey yapanlara aittir.

Halkların problemleri vardır. Kendilerini bir şekilde ifade etmek isterler. Bunu da müzik ve dans yoluyla yaparlar. Yıllarca zulüm gören, yoksulluk çeken, ezilen, toplumsal sorun ve güvenilmez olarak nitelendirilen, bütün tarihleri boyunca mal mülk edinemeyen, adi işlerde, tarım yada maden ocaklarında çalıştırılan çingeneler hırs, şefkat, özgürlük ruhu, isyan, sosyal kalıplaşmanın olmaması gibi etkenlerle flamenko’yu oluşturdu. Acılarını, mutsuzluklarını flamenko ile ifade ettiler. Flamenko’daki sert duruşlar, ifadeler hep bunların sonucudur.

Bizler belki de, asırlardır süregelen bu gizemli müzik ve dansın içinde barındırdığı hüznün güzelliğine, içinde bulunduğu hüznü terk etmek istemeyen insanların halini anlatan ve flamenko sanatına ilham veren bu ruhani güç’e (İspanyolca’daki karşılığı duende’dir) kapılıyoruz ve flamenko sanatından bu kadar çok etkileniyoruzdur.

Flamenko’nun özü şarkıdır. Çoğunlukla gitar ve doğaçlama dans şarkıya eşlik eder. 3 sınıf flamenko vardır. En ağır başlısı “cante grande” (büyük şarkı) adıyla anılan ve ölüm, keder ve din konularını işleyen “cante jondo” dur (derin şarkı) Ara sınıfta “cante intermedio” (orta şarkı) bulunmaktadır. Gene dokunaklı ama daha az ağırbaşlı ve çoğunlukla doğu müziğinden esintiler taşıyan flamenko’lar yer alır. En hafif tarz olan “cante chico” (küçük şarkı) konuları ise aşk, kırsal yaşam ve eğlencedir. Her tarzın kendine özgü bir ritmi ve akor yapısı bulunmaktadır. Vurgu ve duygusal içerik farklarıyla da birbirlerinden ayrılmaktadır.

Flamenko Terimi, tam olarak nereden çıktığı tesbit edilememiştir, elde edilen teoriler ise şunlardır;

İspanyol Yahudiler dini şarkılarını, rahatsız edilmeden söyleyebilecekleri yerlere göç etmişler ve bu şarkılar İspanya’da kalan Yahudilerce “Flamenko” olarak adlandırılmıştır.
Flamenko kelimesi, “fellah minküm” diye okunan “sizden olan çiftçi” anlamına gelen Arapça kelimelerden edinilmiştir.
19. yy. başlarında kibirli, küstah insan anlamına gelen bir argo kelime olarak kullanılmıştır.
Flamenko Tarihi

Avrupa’nın en eski yerleşimi olarak bilinen Cadiz, M.Ö.1100’de Fenike’liler tarafından kurulmuştur. M.Ö.550’de eski Yunanlılar Güney İspanya’yı kontrol altına aldılar. M.Ö.201- M.S.206 Roma İmparatorluğu’nun bir parçası oldu. 711’de Mağribiler (Faslılar) olarak bilinen Araplar, Suriyeliler ve Berberiler İspanya’yı işgal ettiler. 800 sene burada hakimiyet kurdular.

Arap kültürü İspanya’yı çok büyük ölçüde etkiledi. Kendi şiir, şarkı ve müzikal enstrümanlarını getirdiler. İspanya’nın müziğine duygusallık ve duyarlılık kazandırdılar.

1492’de İspanya tekrar Hristiyan hakimiyetine girdi. En son Endülüs bölgesine ulaştılar. Arap işgalinde en uzun süre kalan bölge Endülüs bölgesi oldu. Hristiyan krallar çok fanatiklerdi ve bu bölge köylerine çok kötü davranıyorlardı. İnsanları zorla vaftiz edip Hristiyan dinine geçiriyorlardı. Böylelikle Müslüman kültürü dağıldı, krallar oraya yerleştiler. Bölgedekilerin varlıkları ellerinden alındı, halk fakirleşti. Bir şekilde yaşam mücadelesi verip kendi kendilerine ayakta durmaya çalıştılar. Yüzyıllar boyu süregelen hoşgörünün yerini baskılar ve yasaklar almaya başlamıştı.

Flamenko’nun Doğuşu ve İspanya’ya Gelişi

Kristof Kolmb’un Hindistan’a ulaşmak için batıda doğuya yola çıkarak Amerika’yı keşfetmesi ve çingenelerin İspanya’ya girişi aynı döneme rastlamaktadır. Katolik kralı ve kilise izni ile Endülüs dağlarında sığınma hakkını almışlardır. Genellikle çayırlık bölgelerde kendine has ve kötü şartlarda yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Göç halkı olan çingenelerin Endülüs’e yerleşmesiyle ilk artistik flamenko doğmuştur. Bu müzik kendi müzikleri ve Endülüs folklörünün birleşmesiyle meydana gelmiştir.

Endülüs Müziği’ni Etkileyen Unsurlar

1700’lerden beri İspanyol’ların Afrika’yı yoğun bir şekilde keşfetmeye başlamaları ve Sevilla şehrinin İspanya yarımadasının en büyük köle marketi haline gelmesi ve zenci müziğinin Endülüs müziği üzerindeki etkisi.
İspanyolların Amerika’yı keşfetmeleri sırasında Akdeniz bölgesinden yapılan yolculuklarla Sevilla ve Cadiz limanları Amerika’nın en önemli limanları haline geldi. Ticaret buralarda yapıldı. Zenginlik içinde güneyden pek çok sanatçının gelmesiyle kültürler yayıldı. Güney Amerika’da oluşan Latin Amerikan müziği geri gelen İspanyollarla Endülüs’e taşınmış oldu. Flamenko’nun Tarihsel Aşamaları
1780’den itibaren ilk canteor- La Edad de Oro’dan (şarkıcı) haberimiz oluyor.
1840’dan itibaren flamenko’nun altın çağı başladı. Şarkı ve dansa daha çok önem verilmeye başlandı. Çingene cante’leri önceleri evlerde aile içinde oluşuyordu, sonra da küçük tavernalarda. Diğer yandan çok tanınmış şarkıcılar her yıl değişik ülkelerde fiesta’larda (parti, eğlence) şarkı söylüyorlardı (Cante de Payo – çingene olmayanların şarkısı- Fandango türü) İlk ” Cafe Cante” (flamenko gece klübü) 1842’de Sevilla’da açıldı. “Cafe Cantante” olarak bilinen bu dönem için, bugünkü flamenkonun başlangıcıdır demek hiç de yalan olmaz.
1850’de Silveria Francoletti- çok önemli bir şarkıcı- işadamı oluyor ve Cafes Cantantes gibi mekanları işletmeye başlıyor. Tüm seyircileri kendine çekmek için de her iki tür müziği birleştiriyor.
Şimdiki flamenko bu iki türün birleşimi. Yani Cantes Gitanos (çingenelerin şarkıları) ve Cantes Payo (çingene olmayanların şarkıları) Flamenko’nun gelişmesinde, yani makamların oluşmasında çok büyük katkısı olan pek çok sanatçı bu dönemde yaşamıştır. Bu nedenle flamenko’nun büyük gelişme gösterdiği bu döneme “Altın Çağ” denilmektedir.
1910 senesi flamenko’nun altın çağı ve cafe cantante’lerin sonudur. “Puro flamenko”nun (geleneksel) geleceğinden endişe duyan entelektüel kesim, bu sanatın, ticari bir araç olarak kullanılamayacağını, “kırsak kesimin” sanat dalı olarak kalması gerektiğini savunuyorlardı. Dönemin iki önemli sanatçısı, Manuel de Falla ve Lorca, 1922’de Granada’da El Primer Concurso de Cante Jondo adlı şarkı yarışmasını organize ettiler. Yarışma’dan sonra flamenko profesyonelleşti, gelişti ve geniş halk kitlelerine yayıldı.
1936’daki iç savaş ile, birçok sanatçı ülkeyi terk etti. Böylece flamenko dünyaya açıldı.
1950’lerde flamenko artık festivallerde icra edilen bir sanat dalına dönüştü. Cafe Cantante’lerin yerini bugünkü tablao’lar almaya başladı. Sevilla Bienali günümüzde düzenlenen festivaller arasında en önemlilerinden biridir.
1954’de tüm flamenko ustaları Antologia del Cante Flamenko’ya kaydedildi.
1956’da Cante Jondo’nun ulusal yarışması Cordoba’da başlatıldı. • 1958’de Jerez de la Frontera’da ” Catedra de Flamencologia” (Flamenkoloji Kürsüsü) kuruldu. Amaçları flamenko’yu korumak ve bu konuda çalışmalar yapmaktı.
1960’lardan itibaren flamenko rönesans yaşamıştır. Eski şarkılar gelecek nesillere aktarılmak üzere kayda alındı. Flamenko tarihini araştıran ve türlerini analiz eden kitaplar yazılmaya başlandı.
1960’ların sonunda Paco de Lucia’nın ilk albümü çıktı, flamenko gitarının devrimi gerçek anlamda başlamış oldu. “Rumba” albümüyle İspanya’daki ulusal ilgiyi flamenko üzerine çekti.
1970’lerde, Paco’nun birlikte çalıştığı “cante”lerin genç dehası Camaron, en etkili şarkıcıydı.
Yine 1970’lerde festival olgusu ortaya çıktı. Flamenko’daki samimiyet ve doğaçlama yerini ustalığa ve ticarete bıraktı. Sanatçı içini saran isteği dindirmek için değil , sırası geldiği için dans etmeye başladı.
1980’lerde ise sanatın her alanında teknik gelişmeler yaşandı. Beraberinde ticari patlamayı getirdi.
Günümüzde ise flamenko esnek yapısıyla gelişmeye açık ve kontrol dışındadır.
Çingeneler

Çingeneler 9.yy.’ın başlarında açlık, savaş, kıtlık gibi nedenlerle Hindistan’dan yüzlerce yıl yerleşik hayat yaşadıkları Yunanistan’a ve oradan da bütün Balkan yarımadasına yayılmışlardır. 15.yy. başında da İspanya’ya ulaşmışlardır. İnsanlar onların Mısır’dan geldiğini düşünmüşler ve onları “Egyptian” (Mısırlı) diye isimlendirmişlerdir. Bu kelimeden de “gitano” yani “gypsy” sözü çıkarılmıştır.

Çingeneler, beraberlerinde romance olarak bilinen ve kendi öz dilleri olan bu dili ve hayatları dolayısıyla çok değişmiş olan Hindistan oryantal folklorün özelliklerini taşıyan şarkılarını beraberlerinde getirmişlerdir.

Çingenelerin İspanya’ya geldiği dönemde 800 senedir hüküm süren Emevi egemenliği sona eriyor. Müslümanların ülkeden çıkarılmasıyla beraber “Hristiyanlaştırma” hareketi ile hoşgörünün yerini baskılar ve yasaklar alıyor. Kral I. Carlos’tan (1517-1556) Kral III. Carlos’a kadar çingeneler, zor ve eziyet dolu bir hayat yaşıyorlar. İspanya’ya giriş yapmalarından 50 yıl sonra kanun çıkıyor. İlk kanuna göre çingenelerin belirli bir bölgede yerleşmeleri söyleniyor. 30 gün zaman tanıyorlar. Yerleşmeyenlere ağır cezalar veriliyor.

60 yıl sonra 2.kanun geliyor. Sadece çingene olduğu için İspanyollar bu kişileri öldürme hakkına sahip oluyorlar. II. Felipe daha akıllı ve daha kötü, daha katı cezalar uyguluyor. Çingenelere kürek cezası, madende işçi olarak çalışma cezaları veriliyor.

III. Carlos ise bir kanunla çingeneleri aralarına kabul ediyor. Topluma ayak uydurmalarını, kılık kıyafetlerini düzeltmelerini, kendilerine çeki düzen getirmelerini istiyor.

Çingene adı insanlar tarafından önyargıyla karşılanıyordu. Çünkü insanların kavgalarda öldüğü, gürültülü partilerden dolayı kötü bir şana sahiptiler. Düzgün İspanyolca da konuşmak istemiyorlardı. Kendi dillerini konuşmaları yasaklanmıştı. Dağlardaki mağaralarda yaşıyorlardı. Maden ocaklarında gruplar halinde çalışırlardı ve birçoğu hayatlarını buralarda kaybederlerdi. Çapraşık müziklerini sergilemek için zenginler tarafından partilere çağırılırlardı. Şarkılar, genelde, üst sınıfın onlara yaptığı haksızlıkları konu alırdı, ama zaten dinleyenler çingenelerin söylediklerini anlamazlardı. Zamanla, İspanyollar biraz yumuşadı, çingeneler de onlara uydu ve müziklerine daha fazla insan ilgi gösterdi.

Flamenkoda Şarkı (Cante)

Flamenkoda öncelikli ve vazgeçilmez olan şarkıcıdır. Flamenko şarkıcısı, en azından “cante”nin birkaç tarzında uzman olmalı ve ilgili olduğu tarzın ise birçok ritmini, geleneksel ezgilerini ve çeşitli şiirlerini bilmek durumundadır. Klasik geleneklerde iyi vokal tekniği olarak bilinen, kendine özgü, ayırdedilebilen bir sese sahip olmalıdır. Ayrıca sesini batıdan çok doğu tekniğine yakın bir tarzda kullanabilmelidir. Flamenko şarkıcıları, parmaklarını masaya vurarak, alkış yaparak, ayaklarıyla -yaşlıysa bastonuyla- yere vurup ritm tutarak, kendi sağlayacağı ritmik eşlikle geleneğe bağlı fakat kendi ruhunu ve anın getirdiği hisleri de katarak kendi solosunu yaratır. Kadın ve erkek şarkıcılar tipik olarak aynı mutlak ses aralığında, birbirine yakın seslerde söylerler. Teknik olarak erkekler yüksek tenor, kadınlar da alto aralığında söyler.

Flamenkoda Dinleyici (Aficion)

Flamenkonun temel niteliği, “Aficionado” denen, önceden bilgilendirilmiş, sempatik bir dinleyiciye bağlıdır. Bu kişi ya da kişiler, ailenin bir üyesi, arkadaş veya genel dinleyicilerden biri de olabilir. Flamenkoda yalnızlık, yalıtılmışlık var gibi görünse de ya da çoğunlukla şarkı söylemek, dans etmek edimleri ayrı ayrı yapılsa da gerçekte, flamenkonun, yaşayabilmesi için -doğası gereği- aktif dinleyicilerin katılımına ihtiyacı vardır.

Aficionado’nun rolü temeldir ve bunu gerçekleştirebilmesi için bu kişinin hem sanatı önemsemesi, hem de gelenekleri hakkında birşeyler bilmesi gerekir. Aficionado, bazen bir eleştirmen bazen de para ödeyen biri olabilir ama temel rolü ne eleştirmek ne de patronluk yapmaktır; sempatik, ilgili olmalı ve şarkıcının yapmaya çalıştığı şeyi desteklemelidir. Dinleyici flamenko yapanlara mümkün olduğunca yakın oturmalı ve onların çabalarını alkış ya da ayak ritmleriyle desteklemelidirler. Ya da sadece dinleyip, geleneksel çeşitli destekleme taktir etme yöntemleriyle (Joleo) cevap vermelidir. (“Ole”, “Bueno” gibi) Sanatçı bu desteğe -ki ciddi konser seyircisinden oldukça farklıdır- dayanarak onunla iletişim kurar. Sanatçıya verilen böyle bir destek aslında kendi içinde küçük bir sanattır.

Flamenkoda Dans (Baile)

Dans, cante gibi temelde solo, arasıra da önceden hazırlanmadan yapılan bir düettir. Ama bir grup dansı değildir. Bu önceden hazırlanılmamış olması “puro flamenko”nun özelliğinde vardır. Cante ile aynı ritmde, ruhen ve biçimsel olarak eşleştirilebilir olmalıdır. Ancak flamenko dansını ve tekniğini karakterize eden şeyler bunlardan çok fazlasıdır. Performans flamenkosunun daha ihtimamlı ve tanımlanmış bir tekniği vardır. Oldukça gelişmiş bir üst gövde, kol tekniğiyle karmaşık ve ses çıkartılarak yapılan ayak hareketlerinin birleşiminden oluşur. Bu yönleriyle de diğer etnik danslardan ayrılır. Amerikan tap dansında, clog dansında (Tahta ayakkabıyla yapılır), İrlanda dansında ve bazı Meksika halk danslarında da sesli ayak vuruşları vardır. Ancak üst gövde, daha çok “sürüklenir”. Üst gövdenin kullanıldığı doğu danslarında ise ayak hareketleri bu kadar karmaşık değildir. Temel flamenko duruşları, diğer danslardaki görünüşlere birkaç nedenden ötürü zıttır: Üst gövde ve baş, dik ve yüksek. Omuzlar aşağıda ve geride, bacaklar hafifçe bükülü asla kilikli değil, kol eklemleri vurgulu (Parmaklar, bilekler, dirsekler) gizli değil, nadiren yumuşak, örneğin kollar kalkarken omuzun üzerine çıkana kadar dirsekler daha yukarıdadır. Torso’nun gücü, yükselme derecesi ve kollar ayak aktif hale geldiğinde asla sönmemeli ve ölmemelidir. Yoksa dans çizgi filmlerdeki öfkeli ayak vuruşları klişesine benzer.

Kadınlar için, kostümün kendisi dansın bir bölümünü oluşturur. Kendine özgü tam etek, onu kontrol etmesini bilen bir dansçının üzerinde kendi dansını yapabilir.

Flamenkoda Gitar (Toque)

Şarkıcıya bir gitarcı eşlik eder. Gürültülü bir eğlence ortamında iki ya da daha fazla gitarcının da olduğu görülür. Gitarcı tabii ki icra edilen şarkı formunun ritmini iyi bilmeli ve şarkının geleneksel melodilerine aşina olmalıdır. Şarkıcıyı desteklemek için cümlelerin sonuna kısa dekorasyonlar ya da cevaplar ekleyebilir. Letralar arasında “faseta” denen melodik çeşitlemeler (geleneksel ya da kendi keşfettiği) çalabilir. Şarkı ile birlikte dansta varsa o zaman gitarcının dansçıyı da desteklemek gibi bir görevi vardır. Bu durumda dansın ritmlerine uygun üslupları da bilmek zorundadır. Böyle bir ortamda gitarcı sololarda yapabildiğinden değil öncelikle dansa ve / veya şarkıya getirebildiğinin en iyisinden dolayı ödüllendirilir.

Flamenko gitarı ve tekniğini ele alırsak: Enstrümanın kendisi daha çok klasik gitara benzer. Yapısı daha hafif, sesi daha parlaktır ve teller gitarın gövdesine daha yakındır. Ses deliği ve köprü arasındaki bölgeyi “golpe”denen (yüzük parmağının tırnağı ile yapılan hafif vuruşlar) tıklatmalardan koruyan ince bir plastik tabaka vardır. Bu, sese, perküsyona yakın bir vurgu sağlar. Sol el tekniği, klasik tekniğe benzemesine rağmen perdeli pozisyonları bireyselleşmiş parmak pozisyonlarından daha çok tutulur. Sağ el tekniği, klasik teknikten daha fazla olarak birkaç şey daha ister. Bunlar çeşitli rasqueadolar (çeşitli parmaklarla bütün tellere yapılan hızlı ve perküsyon tarzı çarpmalar) ve yukarıda da bahsettiğim golpelerdir. Genel olarak flamenko gitarı daha çok atakla ve daha agresif çalınır.

Formlar

Flamenko alt kültüründe, toplantılarda en çok bulerias duyarsınız. Fakat flamenko en önemlileri olarak, siguiriyas ve solea’yı sayar. Sahne gösterilerinde ise vurgu dansta olduğu için, uzun bir solea, alegrias ya da ikisi birden ve bulerias, ara sıra da yabancı izleyiciler için farruca göreceğinizden emin olabilirsiniz. Sinema ya da tiyatro gibi dramatik yapısı olan gösterilerde de, bir perde içinde birkaç biçimden oluşan bir düzenleme görebiliriz. Gece klüplerinin tipik tablao gösterilerin de ise; seyircinin kastanyet beklentilerini tatmin etmek için, sevillanas ve fandangos, belki bir “ciddi” numara olarak solea ya da tientos, yüksek enerji için bulerias,seyirciyi neşelendirmek için rumbas vardır.

Dünya pazarı için veya gençlere yönelik hazırlanmış enstrümantel CD’lerde piyasaya hakim olan, bulerias ilave edilmiş, 4/4’lük rumbas’dır. Bu tür müziklere örnek olarak, Fransa’dan Gypsy Kings’i verebiliriz ki bu grup Flamenko-rumba’sını, tüm dünyaya tanıtmış ve sevdirmiştir. Gelenekçiler ise bunları flamenkodan çok, “world beat” tarzına dahil eder.

Palo Ağacı için tıklayınız…

• Alboreas • Alegrias • Bamberas • Bulerias • Caleseras • Campanilleras • Cantinas • Cana • Caracoles • Carseleras • Cartageneras • Chuflas • Colombianas • Danza Mora • Debla • Fandangos Grandes • Fandangos de Huelva Fandanguillos • Farruca • Garotin • Granainas • Guajiras • Jaberas • Jaleos • Livianas • Malaguenas • Marianas • Martinetes • Media Granaina • Milongas • Mineras • Mirabras • Murcianas • Nanas Palmares • Peteneras • Playeras • Policana • Polo • Roas • Romeras • Rondena(Toque) • Rondenas • Rosas • Rumba Gitana • Soetas • Serranas • Sevillanas • Siguiriyas • Solea • Solea Corta Soleares • Soleariya • Tangos • Tanguillo • Tarantas • Taranto • Temporeras • Tientos • Tientos Canesteros • Tiranas • Tonas • Trilleras • Verdiales • Vito • Zambra • Zapateado • Zorongo Gitano

Kaynak: Sitemizin flamenko bölümünde yer alan bilgiler internet ortamından derlenip sunulmuştur. Kesin olarak bildiğimiz kaynakları yazının altında isim ve link vererek sizleri bilgilendireceğiz.

Leave a Reply